WCgamerS Chat Kutusu

Sitemizde sorunsuz dolaşmak için Mozilla Firefox tarayıcsını öneriyoruz.

WCgamers

Warcraft Tarihi genel4

Grim Batol Savaşı

Bu sırada güneyde dağılmış Hordelar soylarını devam ettirebilmek için savaşmaktaydı.. Grom Hellscream ve Warsong klanı çatışma kazansa da,Deadeye ve Bleeding Horrowları Lordaeron güçleri tarafından kuşatılmıştı.

Bu sırada,Alliance tarafından bilinmeyen,büyük bir orc birliği Khaz Modanın kuzeyinde konuşlanmıştı.. Dragonmaw klanı,Nekrosun öncülüğündeydi.Ejder Kraliçesi,Alexstraszayı kontrol etmek için Demon Soul kullanıyorlardı.. Ejder Kraliçesinin desteğiyle Nekros Grim Batolun bazıları için lanetlenmiş- kalesi Wildhammerda gizli bir ordu kurdu. Kızıl Ejderlerini ve ordusunu Allianceın üzerine yollamayı düşünen Nekros,Azerothu işgalinin devamını planlamaktaydı.Planları gerçekleşmedi çünkü Rhonin adlı bir büyücü önderliğindeki küçük bir direnişçi grup Demon Soulu yok etmeyi başardı.Böylelikle Ejder Kraliçesi serbest kaldı.

Serbest kalan Alexstraszanın ejderhalar Grim Batola ve Dragonmaw klanına saldırdılar. Nekros ve klanı Alliance güçlerinin de gelmesiyle ağır bir yenilgiyle karşılaştı.

Orclardaki Bitkinlik

Aylar geçtikçe daha çok orc hapsedildi. Sayı arttıkça Alliance yeni kamplar kurmak zorunda kaldı.. Masrafları karşılayabilmek için Kral Terenas yeni bir vergiyi Alliance ülkelerine zorunlu hale getirdi. Sinirler gerginken gelen bu vergi,Allianceı rahatsız etti.. En karanlık zamanlarda insanlar ve müttefikleri ayrılmanın eşiğine gelmişlerdi.

Zaman geçtikçe Orcların kamptan kaçma girişimleri yada kendi aralarındaki kavgaları büyük ölçüde azalmıştı. Orclar zaman geçtikçe çok daha sakinleşiyordu. İnanması zordu ama Azerothdaki en hırçın ırk,artık içindeki savaşma arzusunu kaybetmişti. Bu durgunluk Alliance liderlerini yüreklendiriyordu.

Kimileri bunun bir hastalık olduğunu düşünüyordu. Ama Dalaranlı Arch Mage Antonidas başka bir hipotez ortaya koydu.. Orc tarihini araştıran Antonidas,onların nesillerce iblis güçlerinin etkisi altında kaldığını öğrendi. Azerotha ilk saldırıdan önce de bu güçlerin etkisi altında olduklarını öne sürdü. İblislerin Orcları agresifleştirdiği açıktı.

Antonidasın teorisi,orclardaki bu durgunluğun hastalıktan çok iblisvari güçlerin etksinin azalmasından kaynaklandığı yönündeydi.Olay açık olmasına rağmen Antonidas bu durumu düzeltecek bir şey bulamadı. Birçok büyücü ve Alliance lideri orcları tedavi etmenin riskli olabileceği konusunda hem fikirdi.. Orcları bu durumlarıyla yalnız bıraktılar.

Yeni Horde

Toplama kamplarından sorumlu Aedelas Blackmoore,Durnholdedaki tutsak orcları gözetliyordu.. Bir orc ilgisini çekmekteydi.Blackmoore Thrall adında genç bir köleyi yetiştirdi. Blackmoore orca filozofi,savaş teknikleri ve taktiklerini öğretti. Thrall bir gladyatör gibi yetişti. Bu zaman çerçevesinde kamp şefi orcu bir silaha çevirmişti.

Güçlü,çevik Thrall büyüdükçe,esir hayatının kendisi için uygun olmadığını gördü. Büyüdükçe toplama kamplarında hiç tanışma fırsatı bulamadığı kendi halkını tanıdı. Konuşulanlara göre Orc lider Doomhammer Lordaerondan kaçmış ve saklanıyordu. Sadece bir casus klanı Allianceın gözünden uzak kalmıştı.

Thrall kararını vermişti,kaçıp kendi ırkından olanları bulacaktı. Köle olduğu dönemde Thrall toplama kamplarında bulunmuş ve ırkının bitkinliği gözlerinden kaçmamıştı. Bulmayı umduğu efsanevi savaşçıları bulamayan Thrall hayal kırıklığı içinde yenilmemiş tek Horde şefini bulmaya karar verir,Grom Hellscream.

Hellscream Alliance karşısındaki mücadelesine devam ediyordu.Fakat hiçbir zaman tutsak orcları kurtarmak için bir yol bulamadı. Hellscreamin fikirlerine hayran kalan Thrall,Hordeun savaşçı kişiliğine güçlü bir empati beslemeye başlamıştı.

Thrall kuzeye efsanevi Frostwolf klanını aramaya gitti. Thrall Guldanın ilk savaş sırasında Frostwolfları sürdüğünü öğrendi.. Ayrıca,Frostwolf klanının gerçek şefi Durotanın oğlu ve gerçek varisi olduğunu öğrendi.Durotan yirmi yıl önce vahşice katledilmişti.

DrekThar sayesinde Thrall halkının eski şamanistik kültürünü öğrendi.Bu kültür Guldanın baskıcı rejimi karşısında unutulmuştu. Zaman içinde,Thrall güçlü bir şaman haline geldi ve Frostwolf klanının şefi oldu.

Gezileri sonunda Thrall yaşlı savaş şefi Orgrim Doomhammerı buldu.Orgrim yıllardır yalnız yaşamaktaydı. Doomhammer,Thrallın babasının yakın dostuydu.Bu yüzden genç orca destek oluptutsak orcları serbest bırakmasında ona yardım etmeye karar verdi. Birçok veteran savaş şefinin desteğiyle Thrall halkını serbest bıraktı.

Ama galibiyet uğruna bazı bedeller ödenmişti.Doomhammer savaşta hayatını kaybetti.

Thrall Doomhammerın efsanevi savaş çekicini ve zırhını alarak Hordeların yeni şefi oldu.Sadık dostu Grom Hellscreamden aldığı cesaretle halkının bir daha köle olmaması için çalışmaya başlar.

Örümceğin Savaşı

Thrall Lordaeron'da kardeşlerini kurtarırken, Ner'zhul güç merkezini Northrend'de kurmaya devam etti. Ner'zhul'un sayıca gitgide artan ölüm lejyonu, Icecrown Buzullarının üstüne, dev bir kale yerleştirdi. Kıta üzerinde etkisini genişletirken Lich king, gücüne karşı koyan karanlık bir imparatorlukla yüzyüze geldi. Sinsi bir insanımsı-örümcek ırk tarafından kurulan kadim Azjol-Nerub krallığı, elit savaşçılarını Icecrown'a saldırı için yolladı. Ner'zhul'u şaşırtan ise, bu karanlık Nerubluların hem salgın hastalığa hem de Ner'zhul'un telepatik güçlerine karşı bağışık olması, etkilenmemesiydi.
Nerublu spider-lordlar sayıca büyük güçleri komuta ediyorlardı ve Nerubluların neredeytse Northrend'in yarısında tüm yeraltını kaplayan tünel ağları vardı. Vurkaç taktikleri Lich King'in işini gereğinden fazla zorlaştırıyordu. Ancak en sonunda, Ner'zhul savaşı yıpratma taktiğiyle kazandı. Dreadlordların ve sayısız ölü savaşçının yardımıyla Lich King Azjol-Nerub'u istila etti ve tapınaklarını Spider-lord'ların üstüne yıktı.
Nerublular Ner'zhul'un salgınına bağışık olduğu halde, Ner'zhul'un büyüyen Necromantic güçleri Spider-lordları da aynı ölüler gibi kaldırmasına izin verdi. Bir de üstüne Ner'zhul, Nerubluların mimari anlayışını kendi bina ve yapılarına uygulamaya başladı. Sonunda krallığını önünde engelsiz yönetmeye bırakılan Lich King, dünyadaki gerçek görevi için hazırlanmaya başladı. İnsan topraklarına engin benliğiyle uzanan Lich King, kendisini dinleyecek her karanlık ruha fısıldamaya başladı..

Kel'Thuzad ve Scourgein Oluşumu

Tüm dünya üzerinde Lich Kingin Northrendden gelen fısıltısını duyan farklı güçlü kişilikler vardı. Bunlardan en önemlisi Dalaranın konseyinin üst yetkili bir üyesi olan Archmage KelThuzaddı. Yıllar boyu yasaklanmış büyücülük olana necromancerlığın gizli sırlarını öğrenmişti. İçi büyücülükle ilgili tüm gizli kalmış bilgileri öğrenmekle yanıyordu. Northrendden gelen güçlü çağrıyı duyan archmage, tüm benliğini bu sesi anlamaya ve onunla iletişim kurmaya verdi. Kirin Tor2un engin büyücülük bilgilerini öğrenebilmesi için ona yeterli kaynağı sunamadığını düşünen KelThuzad, yeni potansiyel bilgi kaynağı Nerzhulu denemeye karar verdi.

Servetini ve politik yerini bırakıp Kirin Torun yolunu ve Dalaranı sonsuza kadar terk eden KelThuzad, Lich Kingin güçlü sesi aklının içinde, tüm mallarını sattı ve malvarlığını sakladı. Tek başına karada, denizde binlerce mil yol katedip en sonunda Northrendin buz tutmuş kıyılarına ulaştı. Icecrowna ulaşmak için Archmage, Azjol-Nerubun yıkıntıları arasından geçtiği sırada ilk kez Nerzhulun gerçek gücünün etkisini gördü ve onunla müttefik olursa gücünün katbekat artacağına inandı.

Aylar süren arayışı sonunda, Archmage Icecrowna ulaştı. Lich Kingin karanlık kalesine ulaştığında gardların, sanki bekleniyormuşçasına, tek bir şey söylemeden geçmesine izin vermesine şaşırdı. KelThuzad sessizce Icecrownun derinliklerine inen yolu buldu ve ruhunu Frozen Throneun önünde, Lich Kinge sundu.
Lich King ise bulduğu bu son müttefikten oldukça memnundu. KelThuzada ölümsüzlük ve sonsuz güç vaat etti. Karanlık bilgi ve güç peşindeki KelThuzad, ilk misyonunu kabul etti. Misyonu insanlığın arasına girip, Lich Kingi tanrı olarak kabul eden bir din yaymaktı.

Lich King, Archmagee misyonunda yardım etmek için insanlığını onda bıraktı. Yaşlanmış ama halen karizmatik olan Archmage, ilüzyon ve ikna yeteneklerini kullanarak Lordaeronluları Lich Kinge çekti.
KelThuzad Lordaerona üzüntüyle geri döndü. Sonraki üç yılda, servetini ve zekasını kendi fikirlerini benimsettiği insanları bir araya getirip toplamak için kullandı. Kardeşlik, The cult of the Damned (Lanetlilerin birliği), yandaşlarına Nerzhula hizmetleri ve sadıklıkları karşısında Azerothda ölümsüz hayat vaat etti. Aylar geçtikçe, KelThuzad Lordaeronun yorgun ve dertlerine çare arayan halkı arasından kendine birçok gönüllü buldu. Görevi düşündüğünden de basit olmuştu: Kutsal Işığa inananların inançlarını Nerzhulun kara gölgesine çekmek. Cult of the Damned, sayıca büyürken ve Lordaerondaki etkisi artarken, KelThuzad, örgütün çalışmalarının Lordaeron otoritelerinden gizli kalmasını sağlıyordu.

Kelthuzad Lordaeronda başarılı oldukça,Lich King de son hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. Veba salgınının enerjisini Veba-Kazanlarına koyan Nerzhul,KelThuzada kazanları Lordaerona götürmesi için emir verdi. Tapınanlar tarafından korunan kazanlar vebayı yaymakta ana görevi üstleniyordu.

Lich Kingin planı mükemmel işledi. Lordaeronun kuzeyindeki köylerin hemen hemen hepsi anında düştü. Aynen Northrendde olduğu gibi ölen insanlar Lich Kingin kölesi olarak yeniden dirildi.Veba yayıldıkça daha çok zombi dirildi,ordu git gide büyüdü.. Kelthuzad Lich Kingin bu büyük ordusuna Scourge adını verdi, kısa sürede Lordaeronun kapıları savaş nidalarıyla yankılanıyor olacaktı.

Allianceın Parçalanaşı

Topraklarında yayılan vebanın farkında olmayan Alliance halklarının liderleri, toprak paylaşımları üzerine ve politik açıdan birbirlerine olan etkilerini azaltmak üzerine tartışıp duruyorlardı. Lordaeron Kralı Terenas, halkların en karanlık dönemlerinde kurulmuş olan kırılgan birliğin fazla dayanamayacağına inanmaya başladı. Terenas, zamanında Alliance liderlerini, Stormwind krallığının, orcların Azeroth'u işgali sırasında yıkıma uğrayan güney kesiminin yeniden inşa edilmesi için para ve işçi yardımında buşunmaya ikna etmişti. Bunun yol açtığı yüksek vergiler, zaten yönetimi çok zor olan, orcların göz hapsinde tutuldukları kampların giderleriyle beraber, birçok lideri - özellikle Gilneaslı Genn Greymane - krallıklarının Alliance'tan ayrılmasının kendilerinin lehine olduğuna inanmaya zorladı.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, Silvermoonlu High Elfler, ikinci savaş sırasında ormanlarının yanmasının nedeni olarak insanların yetersiz liderliklerini ortaya koyup, Alliance'a olan bağlılıklarını kabaca feshettiler. Terenas sinirini komtrol altına alarak Elflere, yüzlerce gönüllü insan savaşa katılmasaydı Quel'Thalas'tan geriye birşey kalmamış olacağını hatırlattı. Elfler ise, inatla kendi yollarına gitmeye karar verdiler. Elflerin ayrılığıyla beraber, Gilneas ve Stromgarde de bağlılıklarını açıkça feshettiler. Alliance'ın dağılıyor olmasına rağmen, Kral Terenas'n hala güvenebileceği müttefikleri vardı. Kul tiras'lı Admiral Proudmoore ve Azeroth'un genç kralı, Varian Wrynn, Alliance'a bağlı kaldı. Yine Archmage Antonidas'ın önderliğinde Kirin Tor'lu büyücüler, Dalaran'ın Terenas'a bağlılığına destek verdiler. Belki de bu desteklerden en önemlisi, Ironforgelu cücelerin, sonsuza dek Alliance'a bir onur borcu olduğunu söyleyen kudrettli kral Magni Bronzebeard'ın yeminiydi..

Lordaeron'un Laneti...

Aylar süren hazırlıklardan sonra KelThuzad ve onun lanetli tapınanları Lordaeron üzerine gönderdikleri veba ile ilk hamlelerini yapmış oldular.Uther ve onu izleyen şövalyeler vebadan etkilenmiş bölgeleri incelediler.Bir çözüm bulmayı umuyorlardı.Tüm çabalarına rağmen veba hızla yayılmaya devam ediyordu,bu da birliği bozma tehdidi taşımaktaydı.Undead orduları Lordaeronu silip süpürürken,Teranasın tek oğlu Prens Arthas bu felakete karşı savaşmaya başlamıştı.Arthas KelThuzadı öldürmeyi başardı ama buna rağmen Undead orduları toprağını savunan her askerin düşüşüyle daha da büyüyordu.Arthas,durdurulması neredeyse imkansız gibi görünen orduyu fethetmek için çok önemli adımlar attı.Sonunda Arthasın generalleri onu insanlığını kaybetmeye başladığı konusunda uyarmaktaydı.

Burning Legionun Dönüşü
Lordaeronun Felaketi

Warcraft3:Reign of Chaos

Arthasın korkusu ve azmi bunun nihai yıkım olacağını gösterir gibiydi.Tehlikesini sonsuza kadar ortadan kaldırmak için vebanın kaynağını Northrende kadar takip etti.Fakat Prens Arthas,Lich Kingin olağanüstü gücüne yenik düştü.Halkını kurtaracağına inanarak,lanetli kılıç Frostmourneu aldı.Kılıç ona büyük bir güç vermesine rağmen aynı zamanda ruhunu da ondan alıp Arthası Lich Kingin en güçlü süvarisi yaptı.Ruhu hapsedilmiş,akli dengesi tahrip edilmiş bir şekilde,Arthas kendi halkı karşısında savaşmaya başladı.Sonunda Arthas kendi babası Kral Terenası öldürdü ve Lordaeron Lich Kingin ayakları altında ezildi.

Sunwell QuelThalasın Düşüşü

Arthas,düşmanı olarak gördüğü herkesi yenmesine rağmen hala KelThuzadın hayaleti tarafından rahatsız edilmekteydi.Hayalet Arthasa Lich Kingin bir sonraki planı için kendisini canlandırması gerektiğini söyler.Onu canlandırmak için;Arthasın KelThuzadın kalıntılarını mistik Sunwelle götürmesi gerekmektedir.Sunwell,high elflerin ebedi krallığı QuelThalasta gizliydi.

Arthas ve ordusu QuelThalasa saldırdı.Elflerin kolayca geçilebilen defansı kuşatmaya alınmıştı.Sylvanas Windrunner,Silvermoon Generali,cesurca savaştı,fakat Arthas High Elf ordusunu yoketti ve Sunwellin içlerine girmeyi başardı.Ezici üstünlüğüne ek olarak,Sylvanasın yenilmiş vücudunu kendisine hizmet etmesi için ruhu ele geçirilmiş bir şekilde yeniden canlandırdı.

Sonunda Arthas KelThuzadın kalıntılarını Sunwelldeki kutsal sulara batırdı.Edebiyetin kudretli suları bu hareketle kirlendi ve KelThuzad lich olarak geri döndü.Çok daha güçlü bir varlık olarak canlandırıldıktan sonra KelThuzad Lich Kingin bir sonraki planını açıkladı.Bu zaman diliminde Arthas ve ordusu güneye yöneldi,QuelThalasta bir tane yaşayan elf bırakılmadı.Elflerin 9000 seneden daha uzun süredir evi olan bu görkemli yer artık yoktu

Archimondeun Dönüşü ve Kalimdora Uçuş

KelThuzad tekrar döndükten sonra Arthas ve ordusu güneye,Dalarana yöneldiler.Orada Lich Medivhin güçlü büyü kitabını elde edebilir,böylece Archimondeu tekrar dünyaya döndürebilirdi.Bu noktadan sonra Archimonde Lejyonun son saldırısını gerçekleştirebilirdi.Kirin Torun büyücüleri bile Arthasın kitabı ele geçirmesine engel olamadı,ve kısa sürede KelThuzad büyüyü gerçekleştirmek için her şeye sahip olmuştu.10.000 yıl aradan sonra güçlü iblis Archimonde ve ordusu tekrar Azerothda ortaya çıkmıştı.Dalarandan sonra Kiljaedenin emriyle Archimonde ve takipçileri Undead ordusunu izleyerek Kalimdora gitti.Amaçları Dünya Ağacı Nordrassili yoketmekti.

Tüm bu kaosun ortasında gizemli bir öncü ölümlü tüm ırklara yol göstermek için ortaya çıktı.Bu öncü Medivhden başkası değildi.Son gardiyan geçmişteki günahlarının bedelini ödemek için geri dönmüştü.Medivh,Horde ve Alliancea karşı karşıya oldukları tehlikeleri haber verip onları birleşmeye çağırdı.Nesillerdir gelen nefretle Orklar ve İnsanlar birleşmeyi reddettiler.Medivh iki ırkla da teker teker ilgilenmek zorunda kaldı.Kehanet ve hilelerle onları efsanevi Kalimdora geçirdi.Orklar ve İnsanlar Kaldoreinin uzun süre gizli kalmış topraklarında karşılaştılar.Thrallın önderliğindeki Orklar Kalimdordaki Barrensde bazı zorluklarla karşılaştılar.Cairne Bloodhoof ve onun güçlü Tauren savaşçılarıyla dost olmalarına rağmen birçok Ork yıllardır onları zehirleyen şeytani hastalığa karşı koyamadı.Thrallın en önemli yardımcısı Grom Hellscream bile bu hastalığa yenilerek Hordea ihanet etti.Hellscream ve sadık Warsong savaşçıları Ashenvale ormanlarına sinsice girdiklerinde,Night Elf Sentinelleriyle çarpıştılar.Orklar savaşçı kişiliklerine tekrar büründüklerinde Cenarius onları geri yollamak için döndü.Hellscream ve orkları nefret ve kızgınlıklarıyla Cenariusu öldürmeyi başardı.Daha sonra Grom Hellscream onurunu Thrallın Mannarothu yenmesine yardım ederek kazandı.Mannaroth orkları lanetleyen iblis lorduydu.Onun ölümüyle orkların kan laneti sona ermiş oldu.

Medivh,insanlar ve orkları birleştirmek için çaba sarfederken;Night Elfler de kendi gizli yöntemleriyle Lejyonla savaşmaktaydı.Tyrande Whisperwind,Night Elf Sentinellerinin ölümsüz şifacısı;iblisleri ve undeadleri Ashenvaleden uzak tutmak savaştı.Daha sonra yardıma ihtiyacı olduğunu anladı ve Night Elf Druidlerini bin yıllık uykularından uyandırdı.Ölümsüz aşkı Malfurion Stormragei de yanına alan Tyrande defansını güçlendirmeyi başarıp Lejyonu geri sürdü.Malfurionun yardımıyla doğa Lejyonu ve Undead ordusunu yenmeyi başardı.

Uyandırılmayı bekleyen daha fazla Druid ararken,Malfurion kardeşi Ilidanı tutsak ettiği hapishaneyi buldu.Ilidanın kendilerine Lejyon karşısında yardım edeceğini düşünen Tyrande onu serbest bıraktı.Ilidan onlara belli bir süre yardım etti fakat zamanla kendi istekleri ön plana çıkmaya başlamıştı.Night Elfler Burning Legionla büyük bir kararlılıkla savaştılar.Lejyon hiçbir zaman Well of Eternity yi,Dünya Ağacının güç kaynağını ele geçirme arzusundan vazgeçmedi.Eğer planları gerçekleşecek olsaydı,iblisler dünyayı parçalara ayırabilecekti.

Hyjal Dağı Savaşı

Medivhin önderliğinde Thrall ve Jaina Proudmoore- Kalimdordaki insanların lideri- farklılıkları bir yana bırakmanın doğru olacağını gördüler.Tyrande ve Malfurion liderliğindeki Night Elfler de Dünya Ağacını korumak için birleşmek gerektiğini kabul ettiler.Azerothun ırkları Dünya Ağacının güçlerininden yararlanmaya başlamışlardı.Son savaş Kalimdoru köklerine kadar titretti.Well of Eternityden güç alamayan Burning Legion güçlü ölümlü orduları karşısında parçalandı.

Hainin Yükselişi
Warcarft 3X:The Frozen Throne

Lejyonun Ashenvalee saldırısı sırasında Ilidan onbin yıldır zindandan çıkarılmıştı.Başta savaşmasına rağmen daha sonra ihanet etti.Skull of Guldan isimli güçlü Warlock tılsımını kullandı.Bunu yaparak iblisvari özellikler ve inanılmaz bir güç kazandı.Guldanın bazı eski anılarını da öğrenmiş oldu özellikle Sargerasın mezarındakileri.

Güç tutkusuyla yanıp tutuşan Ilidan kendi yerini bulup planlarını yapmak için çalışmaya başladı.Fakar planları Kiljaedan tarafından bozuldu.Kiljaedan,Ilidana geri çeviremeyeceği bir teklif yaptı.Kiljaedan Hyjal dağı savaşında Archimondeun yenilgisine kızgındı;ama çok daha büyük endişeleri vardı.Kendi yarattığı Lich Kingin kontrol edilemeyecek kadar güçlendiğini düşünen iblis lordu Ilidana Nerzhulu öldürmesi ve Undead ordusunu yok etmesini emretti.Karşılığında Ilidana doğaüstü bir güç ve kendisi için Burning Legion lordlarının kalıntılarının da ardında bir yer teklif etti.

Ilidan bu teklifi kabul etti ve Frozen Throneu yok etmek için çalışmalarına başladı.Frozen Throne Lich Kingin ruhunun bulunduğu buzdan kristaldi.Ilidan Frozen Throneu yok etmek için çok güçlü bir tılsıma ihtiyacı olduğunu biliyordu.Guldanın anılarından bildikleri doğrultusunda Sergerasın mezarını aramaya ve Dark Titanlarının kalıntılarını bulmaya karar verdi.Ilidan kendisine yardım etmeleri için denizin dibindeki karanlık mağaralarından Nagaları çağırdı.Naga Ladysi Vashjın yardımıyla Ilidan Dağılmış Adaları buldu,burası Sargerasın mezarının bulunduğu yerdi.

Ilidan burada Warden Maiev Shadowsong ile karşılaştı.Maiev Ilidanı yakalamak arzusuyla yanıp tutuşuyordu fakat Ilidan onu yenmeyi başardı.Sonunda Sargerasun Gözüadlı tılsımı almayı başarmıştı.Kontrolündeki bu tılsımla Ilidan büyücü şehri Dalarana yöneldi.Şehirden aldığı güçle tılsımı Lich Kingin Nortrenddeki buzdan şatosuna karşı kullandı.Ilidanın atağı Lich Kingin defansını kırmayı başardı.Ilidanın yok edici saldırısı son anda Maievi iyileştirmeye gelen Malfurion ve Tyrande tarafından engellendi.

Başarısızlığının Kiljaedan tarafından olumlu karşılanmayacağını bilen Ilidan Outlands adlı bölgeye sığındı.Burası Draenor yani orkları anavatanından arta kalan son yerdi.Burada intikam planlarına başladı.Ilidanı durdurmayı başardıktan sonra Malfurion ve Tyrande Ashenvale ormanlarına geri döndü.Fakar Maiev bu kadar kolay vazgeçmeyecekti.Ilidanı Outlandse kadar takip etmeyi başardı.

Blood Elflerin Yükselişi

Bu sırada Undead ordusu Lordaeron ve Quelthalası zehirli Plaguelandse çevirdi.Sadece bir kaç direnişçi grup kalmıştı.High Elflerin bulunduğu,Sunstrider hanedanlığının son üyesi Prens Kaelthas tarafından yönetilen bir grup bulunmaktaydı.Ana vatanlarını kaybeden high elfler hayatını kaybeden insanları için kendilerine Blood Elfleri demeye başlamışlardı.Undead ordusunu uzak tutmaya çalışırken,güç aldıkları Sunwell ile bağlarının koparılmasından çok çekmekteydiler.Bu sorunun üstesinden gelmeye çalışan Kael beklenmeyeni yaptı.Ilidan ve nagalarıyla birleşen Blood Elflerin amacı beslenebilecekleri yeni bir büyü kaynağı bulmaktı.Diğer kumandanlar ise Blood Elfleri hain olarak gösterdi ve onları ortadan kaldırmanın en doğrusu olacağına karar verdi.

Gidecek yeri olmayan Kael ve Blood Elfler Outlande kadar Lady Vashjı takip ettiler.Burada Ilidanı Maievden kurtarmaları gerekmekteydi.Düzenli Naga ve Blood Elfler Maievi yenip Ilidanı serbest bırakmayı başardılar.Outlandde Ilidan Lich King ve onun şatosu Icecrowna ikinci darbeyi indirmek için hazırlıklara başlamıştı.

Plaguelandsde İç Savaş

Nerzhul,Lich King,zamanının kısa olduğunu biliyordu.Kiljaedanın güçlerini kendisini öldürmek için göndereceğini düşündü.Ilidanın büyüsü Frozen Thronea büyük hasar vermişti ve Lich Kingin gücünün gün geçtikçe azalmasına neden oluyordu.Kendisini kurtarması için sadık hizmetkarı Arthası yanına çağırdı.Arthas,gücü Lich King gibi gün geçtikçe azalmasına rağmen Lordaerondaki iç savaşa katıldı.Banshee Slyvanas Windrunner undeadlerin içinde isyana neden olmuştu.Daha sonra Arthas Lich King tarafından çağrıldı.Komutayı da KelThuzada vermek zorunda kaldı.Savaş ise Plaguelandsin her bir yanına yayılmaktaydı.

Sylvanas ve Forsaken grubu Lordaeronu ele geçirmeyi başardı.Şehri kendi imkanları için geliştiren Forsaken Scourge ve KelThuzadı o diyarlardan uzaklaştırmayı başardı.

Güçsüz,ama efendisini kurtarmak isteyen Arthas ise bu sırada Nortrende varmıştı.Fakat orada kendisini Naga ve Blood Elflerin beklediğini gördü.Kendisi ve müttefikleri Icecrowna ulaşıp Frozen Throneu korumak için büyük çaba sarfettiler.

Lich Kingin Zaferi

Güçsüz olmasına rağmen Arthas,Ilidanı alt edip Frozen Thronea ilk ulaşan oldu.Kılıcı Frostmourneu kullanarak Lich Kingin tahtını kıran Arthas,Lich Kingin miğferi ve zırhını elde etti.Arthas gücü tarif edilemez miğferi başına geçirdi ve yeni Lich King oldu.Artık Nerzhul ve Arthasın ruhları tek bir bedende birleşmişti,tıpkı Nerzhul en başından beri planladığı gibi.Ilidan ve güçleri ise Outlande yenilginin verdiği hüzün ve utanç ile geri dönmek zorunda kaldı.Arthas dünya üzerindeki en güçlü varlıklardan biri olmuştu.

Şuan Arthas,yeni ve ölümsüz Lich King,Nortrendde Icecrownu yeniden yapılandırmakta.Güvenilir kumandanı KelThuzad ise Plaguelandsdeki Scourgea kumanda etmekte.Slyvanas ve Forsakenları ise sadece Trisfal Glades isimli küçük bölgeye sahip

 

Eski Düşmanlıklar

    

 Savaş,müttefik ırkların galibiyetiyle sonuçlansa bile dünyaları üzerinde parçalanmalara neden olmuştu.Burning Legion ve Scourge Lordaeron’daki ırkları yoketmeyi başarmıştı.Neredeyse Kalimdor’da aynı hüzünlü sonla karşı karşıya kalacaktı.İyileştirilecek ormanlar,yeniden inşa edilecek şehirler vardı.Savaş Alliance ve Horde’u ağır yaralamıştı.
     Thrall Orklarla Kalimdor’a yöneldi.Yani Tauren dostlarıyla buldukları yeni vatanlarının olduğu yere…Yeni vatanlarının adını Thrall’ın öldürülen babasının şerefine Durotar koydular.Orklar görkemli şehirlerini kurmaya başlamışlardı.İblis laneti ortadan kalktıktan sonra yok olan savaşa açlıklarıyla fethedenden çok,hayatta kalmaya çalışanı oynamaya başladılar.Kutsal taurenler ve Darkspear kabilesi trolleri tarafından iyileştirilen Thrall ve orkları barış dolu bir dönemi beklemekteydiler.Jaina Proudmoore komutasındaki Alliance kuvvetleri ise Dustwallow Marsh kıyısında yerleştiler.Liman şehri Theramore bu dönemde kuruldu.İnsan ve Dwarflar orada her zaman kendilerini güvende tutacakları bir vatan yaratmak için çalıştılar.Orklar ve insanlar arasındaki barış Theramore’a yanaşan Alliance armadası tarafından yıkıldı.Daelin Proudmoore(Jaina’nın babası) yönetimindeki armada Lordaeron’u Arthas orayı yoketmeden önce terk etmişti.Aylar süren yolculukta,Amiral Proudmoore sağ kalan Alliance’ları aramaktaydı.Daelin Proudmoore eski bir savaş kahramanıydı ve Horde’a inanılmaz bir nefret beslemekteydi.Orklar Durotar’da tekrar güçlenemeden onları yok etmeye karar vermişti.
     Babası Jaina’ya çok zor bir seçim sundu.Ya babasıyla orklara karşı savaşacaktı,ya da orklarla olup babasına karşı savaşacaktı.Uzun süre düşündükten sonra Horde ve Alliance arasında yeni bir savaşın olamayacağına karar veren Jaina kararını verdi ve orkların yanında babasına karşı savaşa katıldı.Ne yazık ki Amiral Proudmoore Jaina ona orkların eskiden olduğu gibi kana susamış yaratıklar olmadığını kanıtlayana kadar savaşta şehit oldu.Vefası için orklar Jaina ve müttefiklerine Theramore’a kadar güvenle dönmeleri için izin verdi.

 

<Önceki -

Bugün 61 ziyaretçi (77 klik) kişi burdaydı!

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol